Tuz, asitler ve bazların tepkimesi sonucu ortaya çıkan kimyasal bileşiklere verilen genel addır. Çözeltilerinden ayrıştırıldığında katı yapıda olan tuz asit yada baz özeliği göstermezler, bu nedenle suda çözüldüğünde suyun pH değerini değiştirmez, turnusol kağıdının rengini değiştirmezler. Tuz asit ve bazlardan daha kararlı bileşikler olup erime ve kaynama noktaları kendilerini oluşturan asit ve bazlardan daha yüksektir. Tuzlu çözeltilerin fiziksel kaldırma kuvveti yüksek, tatları acıdır.
Tuz sodyum ve klor elementlerinden oluşur ve 1 gram tuzun suda çözülmesi ile 0,6 gramını kloriyonu ve 0,4 gram sodyumiyonu ortaya çıkar. Yetişkin bir insanın vücudunda 100 gram sodyum ve 77 gram klor bulunur. Bu elementler kan, lenf, hücreler, dokular, kemik, kıkırdak ve kirişlerde bulunur. Klor ayrıca mide asidi için gereklidir.
Sodyum iyonu vücudun osmotik (geçişmel, geçişen) yapısında çok önemli rol oynar. Yani hücrelere besleyici maddenin (vitamin, mineral, enzim, amino asit ve glukoz gibi) girişi ve hücrelerdeki artık maddelerin dışarı çıkarılmasında, kısaca transportta rol oynar. Ayrıca sinir ve kaslarda uyarıları iletmede rol oynar. Sodyum-potasyumla birlikte hücrelere giriş ve çıkışları konturol ederler.
Kloriyonunun yetersizliği kanın pH-Değerinin asitleşmesine buda asidoza sebep olur, asidozsa çok tehlikeli bir durumdur. Asidoz böbrek zafiyeti, akçiğer iltihaplanması, aşırı kusma ve ishale sebep olur. Klor bilindiği gibi şehirlerin su şebekesine katılır, çünkü klor mikropları öldürür. Klor aynı şekilde bağırsaklardaki zararlı bakterilere ve bunların üretiği zehirli gaz ve zehirli alkolleri zararsız hale getirir.
Tuz tansiyonu ne zaman yükseltir, şayet kişi daha önce böbrek iltihaplanması geçirmiş ve bu iltihaplanma kronikleşmişse, bu ağrı vermez. Kişi kronik böbrek ağrılarını unutur, fakat böbrekler kronik iltihaplı olması nedeniyle sodyumlu birleşikleri süzemez. Böylece kanda sıvı oranı artar ve buda yüksek tansiyona sebep olur. Örenğin sodyum (Na+) ve karbonik asit (HCO3-) birleşerek sodyumhidrojen karbonat (NaHCO3) oluşur ve bu dışarı atılamaz. Yani bu sadece kronik böbrek iltihabı olanlarda olabilir aksi halde tuz yüksek tansiyona sebep olmaz.
Sanayinin büyümesi ve teknolojinin sürekli gelişmesi tuzun kullanıldığı yeni alanların doğmasına neden olmuştur. Tuzun 14000 kullanılma biçimi vardır.
Dünyadaki başlıca tuz kullanım alanları şöyle sıralanabilir ;
Depolama ve diğer amaçlarla kaya tuzu yataklarında mağaralar oluşturma tuzun yeni kullanma biçimidir. Çözelti veya kuru yöntemle kaya tuzu madenciliğinde açılan mağaranın değerlendirmesinin maliyet üzerinde önemli etkisi vardır. Tuz mağaralarında doğalgaz, propan, bütan, kerosen, fuel oil, jet yakıtı gibi hidrokarbonlar, arsenur, siyanür, zehirli veya radyoaktif atıklar, bayat ilaçlar, baca kurumları v.b. endüstriyel atıklar, basınçlı hava depolanabilir. Ülkemizde Doğalgaz depolanması için Tuz Gölü altının kullanılması planlanmaktadır.
Vücudumuza yiyecekler ve içtiğimiz su ile aldığımız iyot, yaşam için çok önemli minerallerden birisidir. İyot, insan vücudunda çok az bulunan, normal büyüme ve gelişme için gerekli olan bir mineraldir. Günlük alınması gereken iyot miktarı bir toplu iğne başı kadardır.Bu miktar bile yaşamımız için çok önemlidir. İyot, boynumuzda bulunan tiroid bezinden hormon salgılanması için çok önemli olan bir mineraldir. Vücudumuzun gelişmesi beyin ve sinir sistemimizin çalışması, aktivitelerimizin ve vücut ısımızın sürmesini sağlayan tiroid bezi hormonlarının yapımı için iyot gereklidir. Ülkemizin büyük bir bölümünde olduğu gibi İlimizde de sudaki iyot yetersizdir.
Vücudumuz için bu kadar önemli olan iyot yeterli alınmadığından çeşitli hastalıklar oluşur. Gebelikte iyot eksikliği anne karnındaki bebeğin hem beyin hem de beden gelişimini olumsuz etkiler. Gebelikte iyot eksikliği düşüklere, ölü doğumlara, bebeğin özürlü doğmasına, bebeklerde zeka geriliğine ve cüceliğe sebep olur.
Çocukluk ve gençlik döneminde iyot yetersizliği bedensel ve zihinsel gelişme geriliğine neden olmaktadır. Yetişkinlerde iyot yetersizliği guatrın yanı sıra beden ve zihin fonksiyonlarında bozukluklara da yol açmaktadır.
İyot Yetersizliğinin Önlenmesi İyot yetersizliği ve guatrın önlenmesinde en iyi yöntem olarak tuzun iyotlanması benimsenmiştir. Günlük iyot kullanımı erişkinlerde en az 50 mikrogram, ortalama 100-300 mikrogram, en fazla 1000 mikrogramdır. Günde 5-15 gr. tüketilen iyotlu tuz ile ortalama 150 mikrogram iyot alınır. Bu miktarlarda kullanılan iyotlu tuz sağlığa zararlı değildir ve yan etkileri yoktur. İyotlu tuz kullanımında insanların daha fazla tuz tüketmeleri değil normalde her gün kullanılan tuzun iyotlu olması önerilmektedir.
Unutmayalım ki ! İyot yetersizliğinin neden olduğu hastalıkları tedavi etmek hem zor hem de pahalıdır. Buna karşılık iyotlu tuz kullanmak hem sağlıklı hem de ucuzdur.
İyotlu Tuz Kullanmazsak !
Bebek ve Çocuklarda : Büyüme Geriliği, Zeka Geriliği, Cücelik
Gebelerde: Düşük ve Ölü Doğum Yapma Riski HER YAŞTA: Guatr Hastalığı Görülür.
İyotlu tuzun iyot içeriğini kaybetmemesi için; serin, kuru ortamlarda, ışık geçirmeyen ağzı kapalı kaplarda saklanmalıdır. Yemeklere konulan tuzdaki iyot pişirme ile kayba uğradığından yemekler piştikten sonra tuzu konulmalıdır.
İyot, boynumuzda bulunan tiroid bezinden hormon salgılanması için çok önemli olan bir mineraldir. Vücudumuzun gelişmesi beyin ve sinir sistemimizin çalışması, aktivitelerimizin ve vücut ısımızın sürmesini sağlayan tiroid bezi hormonlarının yapımı için iyot gereklidir. Ülkemizin büyük bir bölümünde sudaki iyot yetersizdir. Vücudumuz için bu kadar önemli olan iyot yeterli alınmadığından çeşitli hastalıklar oluşabilmektedir.
Gebelikte iyot eksikliği anne karnındaki bebeğin hem beyin hem de beden gelişimini olumsuz etkiler.
Gebelikte iyot eksikliği düşüklere, ölü doğumlara, bebeğin özürlü doğmasına, bebeklerde zeka geriliğine ve cüceliğe sebep olur.
Çocukluk ve gençlik döneminde iyot yetersizliği bedensel ve zihinsel gelişme geriliğine neden olmaktadır.
Yetişkinlerde iyot yetersizliği guatrın yanı sıra beden ve zihin fonksiyonlarında dengesizliklere ve bozukluklara da yol açmaktadır.
İyot yetersizliği ve guatrın önlenmesinde en iyi yöntem olarak tuzun iyotlanması benimsenmiştir. Günlük iyot kullanımı erişkinlerde en az 50 mikrogram, ortalama 100-300 mikrogram, en fazla 1000 mikrogramdır. Günde 5-15 gr. tüketilen iyotlu tuz ile ortalama 150 mikrogram iyot alınır. Bu miktarlarda kullanılan iyotlu tuz sağlığa zararlı değildir ve yan etkileri yoktur. İyotlu tuz kullanımında insanların daha fazla tuz tüketmeleri değil normalde her gün kullanılan tuzun iyotlu olması önerilmektedir.
İyotlu tuzun iyot içeriğini kaybetmemesi için; serin , kuru ortamlarda , ışık geçirmeyen ağzı kapalı kaplarda saklanmalıdır. Yemeklere konulan tuzdaki iyot pişirme ile kayba uğradığından yemekler piştikten sonra tuzu konulmalıdır.
Karayollarında biriken kar ve suyun donmaması ve buzlanmayı önlemek için karayollarına serpilir.25,50 ve 1000 kg lık ambalajlarda satışa sunulmaktadır.
Sofra ve Gıda Sanayii Tuz Tebliği
Yetki Kanunu Türk Gıda Kodeksi Yönetmeliği
Yayımlandığı R.Gazete 13.01.2005-25699
Tebliğ No 2004/44
Madde l- Bu Tebliğin amacı; gıda olarak tüketime uygun olan sofra ve gıda sanayii tuzunun tekniğine uygun ve hijyenik şekilde üretim, hazırlama, işleme, muhafaza, depolama, taşıma ve pazarlamasını sağlamak üzere bu ürünlerin özelliklerini belirlemektir.
Madde 2- Bu Tebliğ, ambalajlı olarak insan tüketimine sunulan sofra ve gıda sanayii tuzunu kapsar.
Madde 3- Bu Tebliğ, 16/11/1997 tarihli ve 23172 mükerrer sayılı Resmi Gazete' de yayımlanan "Türk Gıda Kodeksi Yönetmeliği" ne göre hazırlanmıştır.
Madde 4- Bu Tebliğde geçen tanımlar aşağıda verilmiştir.
Madde 5- Bu tebliğ kapsamındaki ürünlerin özellikleri aşağıda verilmiştir.
Madde 6- Bu Tebliğ kapsamında yer alan ürünler "Türk Gıda Kodeksi Yönetmeliği” nin Gıda Katkı Maddeleri bölümünde yer alan hükümlere uygun olmalıdır. Bunların dışında tuza magnezyum oksit en çok 20 g/kg , iyot ilave edilen tuza sodyum tiosülfat en çok 1000 mg/kg katılabilir.
Madde 7- Bu Tebliğ kapsamında yer alan ürünler “Türk Gıda Kodeksi Yönetmeliği”nin Bulaşanlar bölümünde yer alan hükümlere uygun olmalıdır.
Madde 8- Bu Tebliğ kapsamında yer alan ürünler “Türk Gıda Kodeksi Yönetmeliği”nin Gıda Hijyeni bölümünde yer alan genel kurallara uygun olarak üretilmelidir.
Madde 9- Bu Tebliğ kapsamında yer alan ürünlerin ambalajlanması ve işaretlenmesi "Türk Gıda Kodeksi Yönetmeliği’nin Ambalajlama ve Etiketleme-İşaretleme bölümünde yer alan hükümlere uygun olmalıdır.
Buna ek olarak aşağıdaki bilgiler de etikette bulunmalıdır:İyotlu tuzda, Ek’te yer alan sembol kolay görünen boyutta ve ürün adı ile aynı yüzde bulunmalıdır.
"Türk Gıda Kodeksi – Gıda Maddelerinin Genel Etiketleme ve Beslenme Yönünden Etiketleme Kuralları Tebliğ”nin 7 nci maddesinin (e) bendinin 5 inci fıkrası dikkate alınmaksızın, iyot ilave edilen tuzun etiketinde son tüketim tarihi belirtilmelidir.
İyot ilave edilmeyen tuzlarda son tüketim tarihinin belirtilmesi zorunlu değildir.
İyot ilave edilen tuzda iyot kaybını engelleyecek ambalaj materyali kullanılmalıdır.
İyot tüketmemesi gereken kişiler için üretilen iyotsuz sofra tuzunda ambalaj büyüklüğü 250gr'ı geçemez. Etiket üzerinde, ambalajla kontrast teşkil edecek renkte ürün adı olarak "iyotsuz sofra tuzu" ifadesi yer almalıdır.
Sofra tuzunda;Ürün adı “ iyotlu sofra tuzu” olarak belirtilmelidir.
Etiketinde kullanım bilgisi olarak "serin, kuru ve ışıksız ortamda ağzı kapalı olarak muhafaza edilmelidir" ifadesi yer almalıdır.
Net ambalaj miktarları 125g – 250g – 500g – 750g – 1000g –1500g olmalıdır.
Gıda sanayii tuzunda; Etiket üzerinde "Gıda sanayii için üretilmiştir.” ifadesi ürün adıyla birlikte ve ambalajla kontrast teşkil edecek renkte yer almalıdır.
İyot ilave edilip edilmediği etiket üzerinde belirtilmelidir.Net ambalaj miktarı en az 10 kg olmalıdır.
Madde 10- Bu Tebliğ kapsamında yer alan ürünlerin taşınması ve depolanmasında "Türk Gıda Kodeksi Yönetmeliği'nin Taşıma ve Depolama bölümündeki kurallara uyulmalıdır.
Madde 11- Bu Tebliğ kapsamında yer alan ürünlerden, üretim hattından ve muhafaza deposundan numune alınmasında "Türk Gıda Kodeksi Yönetmeliği"nin Numune Alma ve Analiz Metotları bölümündeki kurallara uyulmalıdır. Numune uluslararası kabul görmüş metotlara göre analiz edilmelidir.
Madde 12- Bu Tebliğ kapsamında yer alan ürünleri üreten ve satan işyerleri; tescil ve izin, ithalat işlemleri, kontrol ve denetim sırasında bu Tebliğ hükümlerine uymak zorundadır. Bu hükümlere uymayan işyerleri hakkında 27/5/2004 tarihli 5179 sayılı Gıdaların Üretimi, Tüketimi ve Denetlenmesine Dair Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulü Hakkındaki Kanun hükümlerine göre yasal işlem yapılır.
Madde 13- 7/06/2004 tarihli ve 25485 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren "Türk Gıda Kodeksi Sofra ve Gıda Sanayi Yemeklik Tuz Tebliği" yürürlükten kaldırılmıştır.
Madde 14- Bu Tebliğde yer alan hükümlerin uygulanması ile ilgili denetim, 5179 sayılı Gıdaların Üretimi,Tüketimi ve Denetlenmesine Dair Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulü Hakkındaki Kanun’a göre Tarım ve Köyişleri Bakanlığı tarafından yerine getirilir.
Geçici Madde l- Halen faaliyet gösteren ve bu Tebliğ kapsamında yer alan ürünleri üreten ve satan işyerleri 30//1/2005 tarihine kadar Tebliğ hükümlerine uymak zorundadır.. Bu süreye kadar gerekli düzenlemeleri yapmayan söz konusu üretim yerlerinin faaliyetine izin verilmez. Bu sürenin sonunda söz konusu üretim yerleri ile Tebliğ hükümlerine uymayan ürünleri satan işyerleri hakkında 5179 sayılı Gıdaların Üretimi,Tüketimi ve Denetlenmesine Dair Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulü Hakkındaki Kanun’a göre yasal işlem yapılır.
Madde 15- Bu Tebliğ yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
Madde 16- Bu Tebliğ hükümlerini Tarım ve Köy İşleri Bakanlığı yürütür.